Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Aileleri Nasıl Etkilemektedir?-Begüm Türker
Erken müdahale, gelişimsel gecikme ya da yetersizliği olan veya risk grubunda olan 0-18 yaş
arasındaki çocukların ailelerine yönelik hazırlanan programlardır. Çocuktaki yetersizlik veya risk
durumu ne zaman fark edilirse, bu programlardan faydalanması da o kadar uzun ve fazla olacaktır. Bu programlar ile çocuk ailesine ve çevresine daha yararlı hale gelecek, ilgi ve yetenekler doğrultusunda
kendini geliştirecek, sosyal çevreye uyumu kolaylaşacaktır.
Erken müdahalenin bireylerin akademik, psikolojik, sosyal ve duygusal alanlarda yaşanılan
problemleri en aza indireceği düşünülmektedir. Erken dönemde tespit edilen ÖÖG, uygulanan erken
müdahale programları ile ülkemizde okulöncesi ÖÖG belirtilerine yönelik, ailelerin ve eğitimcilerin
bilgilerinin yetersiz oluşu çocuklara sunulması gereken erken müdahale programlarının
uygulanmasını geciktirmektedir. Bu müdahale programları, çocukların genel gelişimsel düzeylerini
arttırmaya yönelik büyük motor, ince motor, dikkat, sosyal beceriler ile alıcı ve ifade edici dil
becerileri ve erken okur- yazarlık becerilerinin geliştirilmesine ve sonraki yıllarda gerekli akademik
beceriler için sağlam bir temel oluşturulmasına yardım eder.
Özel gereksinimli öğrenciler arasında olduğu bilinen özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin
akademik alanlardan okuma, yazma ve matematiğe yönelik güçlükler yaşadığı bilinmektedir. Bu
güçlükleri sergileme riski olan öğrencilere erken müdahalenin sağlanması ileri dönemdeki okul
performansları açısından kritik rol oynamaktadır. Yapılan araştırma sonuçları, risk grubunda bulunan
çocukların okul öncesi dönemde fark edilip uygun müdahale programları ile desteklendiğinde
öğrenme güçlüğü ile tanı alma olasılıklarının büyük oranda azaltıldığını göstermiştir.
Erken müdahale, öğrencilerin eksikliklerinin belirlenerek kaliteli, işlevsel bir eğitim almalarını
sağlamakta, genel eğitim süreçlerine uygun becerileri kazanmalarını hızlandırabilmekte ve öğrencinin
eğitsel ihtiyaçlarının belirlenmesini kolaylaştırabilmektedir. Erken eğitim müdahalelerin işlevsel olarak
sağlanması özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin ileri dönem okul hayatları açısından kritik rol
oynamaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar, ÖÖG riski olan öğrencilerin uygun müdahale yöntemleri ile
desteklenmesi sonucunda tanı alan öğrenci sayısının azaldığını göstermektedir.
Disleksinin mümkün olduğu kadar erken tanılanmasının genel bir gerçek olduğunu kişisel eğitim
hedeflerini kolaylaştırmak ve erken müdahalenin etkilerini en yüksek seviyeye çıkartmak için, okuma
güçlüğünün mümkün olduğu kadar erken saptanması gerektiğini, okuma güçlüğünün erken
saptanmasının sadece akademik değil aynı zamanda davranışsal ve duygusal sorunların önüne
geçeceğini belirtmiştir.
Sonuç olarak gelişimsel ve eğitsel geriliğin erken belirtilerinin tanımlanması ve bireyin erken
müdahale programları ve gerekli sağlık ve eğitim hizmetlerine yönlendirilmesi son derece önemlidir.
Eğitimcilerin, göstereceği önemli çaba ile öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler müdahale şansı
yakalayacak ve olası olumsuzluklar en aza indirgenecektir.
Begüm Türker
Çocuk Gelişimci / Uzman Öğretici